22 Temmuz 2007 Pazar

bir varmış bir yokmuş..


Geçen gün kuzenimde kaldım kocasının trakyada olması sebebiyle. Dilek abla da geldi 4 yaşındaki kızıyla. Kızı her 4 yaşındaki çocuk gibi biraz mızmız, ama aynı zamanda da çok sevimliydi. her neyse, bizim amacımız onu erkenden uyutup şarap içip dedikodu yapmaktı bütün gece. Saat 10 sularında pelin'i yatırdık, ama masal anlatılmadan uyuyamazmış hanımefendi! Cinderella'yı yanında getirmiş Dilek abla; aldık kitabı Pelinle, odaya gittik. Defalarca okunmuş daha önce bu kitap Pelin'e, ezbere biliyormuş, ama çok seviyormuş, hiç bıkmıyormuş yine de.
Neyse başladım okumaya.. Küçükken hiç farketmemiştim, lan o ne saçma hikayeymiş! Şimdi bi kere Cinderella yani bizim Kül kedisi, dünyanın en iyi kadınının kızı, yani annesi dünyanın en iyi insanı.(tuhaf oldu öbür türlü söyleyince) Daha sonra annesi ölüyor ve çok soylu olan babası bi başka kadınla evleniyor. Bu kıza yapmadıkları işkence kalmıyor üvey annesi ve kız kardeşleri tarafından. 'Bulaşıkları ve merdivenleri yıkıyor, üvey annesi ve üvey kardeşlerinin odalarını temizliyormuş. Kız kardeşleri, oldukça lüks döşenmiş geniş odalarda kalırken o evin tavan arasında pis bir döşeğin üzerinde uyuyormuş. Zavallı kız, bütün bunlara sabırla katlanıyor ve babasına şikâyet bile etmiyormuş. ' deniyor kitapta. Bi de hikayenin başında çok iyi deniyor Cinderella için, yani alttan alttan iyiliğin enayilik olduğu mesajı veriliyor resmen! Bi de sonra deniyor ki, Cinderella'nın babası kızının bu durumunu görmüyormuş bile, çünkü karısından çok korkuyormuş. E hani soyluydu bu adam, koskoca adam -hem de soylu- hem çirkin hem şişman hem cadaloz bi kadınla evleniyor, sonra da korkusundan gözü bir şey görmüyor. Nerde kaldı soyluluk? Atsın kapı dışarıya... Hem nasıl bi aile ilişkisidir de bu, kızının nerde yattığını bilmez? Hiç mi halini hatrını sormuyor bu kızın, ne biçim baba bu demez mi insan? Cinderella da bildiğin salakmış yani,tutsun kolundan babasını, konuşsun; neyse..
Hikayenin devamı da bi o kadar saçma: Cinderella baloya gidiyor. Sonra apar topar eve dönüyor falan, kız kardeşleri balodan dönünce Cinderella'ya diyorlar ki: 'Baloya gelmeliydin de görmeliydin. Prenseslerin en güzeli geldi oraya, bu kadar güzelini hiç kimse görmemiştir şimdiye kadar. Prens de çok etkilendi ondan bütün gece sadece onunla dans etti.' Şimdi bi kere, nasıl oluyor da bu prensesin yüzüne bakmıyor kız kardeşleri. Peri cinderellanın yüzünü de mi değiştirdi? Ya da çok makyaj yaptı da mı tanıyamadılar? Çok makyaj yaptıysa neden yaptı, bu kız aslında çirkin de bizi mi kandırıyorlar?
Sonra şu meşhur ayakkabı kısmı... Bi ayakkabıya umut bağlamak da nedir, niye kimse yüzünden tanımıyor bu kızı? Kimse yüzüne bakmadıysa o kadar güzel olduğuna nasıl karar vermişler? Prensin ayak fetişi mi var? Cinderella'nın ayagı bu kadar cins mi de bi tek ona oluyor ayakkabı? Öyle bi ayak olabilir mi, mümkün mü?
Ben hikayeyi okumayı kafamda bu sorular yankılanırken bitirdim sonunda. O sırada baktım ki, Pelin'in uyumakla ilgisi yok, gözleri apaçık beni dinliyor. En sonunda dedi ki: 'ıymm..mmm..ayf..Yeşer ablaaa, çok güzeğğlll yaaaaa...ayhh..' O anda beynimden vurulmuşa döndüm tabii, kaldırdım Pelin'i oturttum karşıma, dedim ki: 'Hikayenin devamında neler oluyor biliyor musun?' Merakla ' Noluyooooğğğ??' diye sordu. 'Bak Pelin'cim, hayatın boyunca dinleyeceğin bütün masallar, izleyeceğin nerdeyse bütün romantik filmler mutlu sonla bitecek. Mutlu son dediğim evlilik yani, evlilik olmasa da yakışıklı prensle prenses kavuşacak birbirine son sayfada. Düşün bakalım; bissürü masal dinliyorsun, hiç hatırlıyor musun devamını anlatan?'
'ı ıh..'
'Yok çünkü. Devamını anlatayım sana: Prensle Cinderella evleniyor. Cinderella şatoya taşınıyor. Sonra kraliçenin yani annesinin sözünden çıkamayan Prens, Cinderellayı çıldırtıyor. Gün geçtikçe daha az seks yapmaya başlıyorlar. Sonra Cinderella evliliklerini kurtarmak amacıyla doğum kontrol haplarını kullanmıyor ve hamile kalıp, kazara olmuş gibi davranıyor. Çocuk olduktan sonra Cinderella uzun süre aldığı kiloları veremiyor, göbeği çıkıyor, göğüsleri sarkıyor bebeği emzirmekten, yüzü ve ayakları şişiyor. Ayaklarının şişmesi son nokta oluyor zaten Prens için; hatırlarsan Prens'in ayak fetişi vardı. Sonra zamanla Prens sık sık ava çıkmaya başlıyor, uzun süre gelmiyor falan. Sonra da anlaşılıyor ki, Prens komşu ülkenin prensesiyle kırıştırıyor! Cinderella bunu öğrendiği zaman çok mutsuz oluyor, ama çocuğu olduğu için kaçıp gidemiyor. Bu sefer o da güzelleşmeye çalışıyor, kilo veriyor. Evet eskisi gibi olmasa da güzelleşiyor; sonuçta eskisi kadar genç değil artık, öyle olamaz. Ama bu sefer de Prens daha genç kızlarla aldatmaya başıyor Cinderella'yı. Cinderella da kendini kadın gibi hissedebilmek için, ona kendini iyi hissettiren şatonun bahçıvanıyla aldatıyor Prensi. Bu olanların farkında olarak büyüyen çocuk da ilerde çok sinirli, sorunlu biri oluyor ve karısı olan Pamuk Prenses'i 'Sen kimbilir o 7 tane cüceyle birlikteyken ne haltlar yedin?' diye her gün dövüyor. Daha bitmedi...
Anlatmaya devam ediyordum ki, Pelin çığlık çığlığa ağlamaya başladı. Dilek ablayla kuzenim koşarak odaya geldiler. Pelin yatağın altına saklandı: 'Bana yalan söylemişsiniss, sindirellağ hiç mutlu olmuyoğğmuş, böğğüüüüüğğğ öğğğğğyhhh' diye ağlıyordu. Zorla sakinleştirdik Pelin'i, ağlarken uyuyakaldı da sayılabilir aslında.
Salona gittik, kızdılar bana, ne anlattığımı sordular. Anlattım onlara da. Öyle şeyler anlatılır mıymış hiç küçücük çocuğa?!
İyi de böyle şeyler anlatıldığı için bu hale gelmiyor muyuz zaten? Asıl öyle şeyler anlatılır mı hiç? Ama farkında değiliz. Dinleyerek büyüdüğümüz masallara bi bakın: Pamuk Prenses, Cinderella, Rapunzel, Uyuyan Güzel... Hepsi bi erkeği kapmakla ilgili. Daha küçücükken beynimiz yıkanıyor resmen! Sonra hayatımızın sonuna kadar 'Nerde yanlış yaptık?' diye düşünüp dururken bi taraftan da selülit kremlerine servet harcıyoruz.
Baktık birbirimize, iç geçirdik, bi süre sustuk. Sonra Dilek abla 'Bundan sonra Sex and The City' izleticem ona.' dedi. Güldük. Sonra da seçimlerden konuşmaya başladık...

18 yorum:

MaddeliBalo dedi ki...

BAyanların bunun farkına varması erkekler için elbette kötü olacaktır. selülitli obez çirkin bakımsız bi okadar da kötü huylu kadınlara kaldıgımızı bi düşünsenize...
ondan masalları çok severim.güzel baskı yapar.kadın erkeğini mutlu etmelidir. canın seks isterse sana itiraz etmez. yemek istersin yapar.Bu bir gerçek , herkes itiraz etsede böyledir bu.
Ama şunu söylemek isterim ki o kıza bu masalın devamını anlatmakla belkide kaderine sekte verdirip , daha güsel bi hayatı olabilcekken ,bi anda daha kötü bi hayat getirtmiş olabilirsiniz.

Jedaykin dedi ki...

kızım sen de abartmışsın. ufacık çocuğa söylenir mi öyle şeyler. bir de "hepimiz ölücez, annen baban da ölecek çürücek böcekler yicek" deseydin tam olacakmış. sonra psikologlara taşınsınlar haftada 3 sefer. :))

ama masalların dangalaklığı konusunda da sonuna katılıyorum. hiçbir zaman bir kız çocuğuna birey olmak, kendi ayakları üzerinde durmak, sorumluluk sahibi olmak gerektiği konusunda mesajlar veren bir masal göremezsin. kızlar hayatlarının amacı "evlenmek" olarak yetiştirilir. bütün motivasyonları bu yöndedir malesef çünkü bebeklikten itibaren "kızım büyükcek gelin olcak" diye yetiştirilir. okuyacak, başarılı olacak, bilimkadını olacak, başbakan olacak denmez kız çocuklarına.

reklamlarda bile bu var. düğün hazırlığı yapan kız dişlerini beyazlatan diş macunu kullanıyor. "hayatının en önemli günü"nde dişleri bembeyaz oluyor. aynen bunu söylüyordu reklamda "hayatımın en önemli günü". daha ne denir bunun üstüne?

andromeda dedi ki...

sizli bizli konuşmamıza gerek yok thankumetallica...
biz yıllardır kıllı göbekli kel türk erkeklerine kalıyoruz ya demek istiyorum size!

andromeda dedi ki...

jedaykin;
ona ne denir bilmiyorum da; çocuk ta kariyer de yaparım, çamaşır da yıkarım diyene 'bok yaparsın!' denir sanırım..

plac3bo dedi ki...

ewet aslında hayatımız hep yalanlar uzerine kurulu . yalanlar kurup ustune ustelik kurduğumuz yalanlar inanıp onlarla mutlu olmaya çalısıoruz ve çevremizdeki insanlarında buna inanmasını beklioruz..çocuklarımızn bu yalanlar la buyumemesi gerektiği konusunda bnde hem fikirim ama sanırrım biras daha sindire sindire:) anladın sen onu cnmmm :) duman nedemiş hayatı yaşa .... çok swerimde soliyim dedim..

andromeda dedi ki...

:) evet anladım cnm..
ben de cok severim, iyi yaptın.

helloadana dedi ki...

çocukken inandığımız masalların aslında kocccaman birer yalandan ibaret olduğunu anlamak cidden wurucu.._ki o anlar genelde ergenlik dönemine tekabül eder sanırım:)
andromedacığım:P yine her zaman bizlere yaptığın gibi "hayır aslında gerçekler bunlar!!" deyip herşeyi wurmuşsun tek tek çocuğun yüzüne.görerek öğrenecekti o ama olsun ablası,sen kafasına wura wura da öğretirsin:P şaka bi yana bayıldım bu yazıya we bitiminde_cewabını bilmeme rağmen_ bi iç çekip,"acaba cidden hiç şansımız yok mu??" diye sormadım değil hani..

andromeda dedi ki...

sisyhos'çum:)
ben o kadar umutsuz diilim falan diycem, sen inanmıcaksın nasıl olsa,susuyorum o yüzden...
www.romantikiz.biz!

ΚэPђЯэЙŽ dedi ki...

Birkaç yorum da ben ekleyeyim.

1) Evet kıyafet değiştirdikten ve/veya makyaj yaptıktan sonra kişilerin tanınamaması masallar ve çizgi filmlerde çokça rastlanan bir olaydır. Çocukuğumdan beri nasıl yani diye düşünsemde, tanımayanlara anca şimdi şimdi "öküzmü laaayn onlar" diyebiliyorum. Bunlara en iyi iki örnek çok sevdiğimiz kahraman, "süpermen" karakteridir ki, kendisini gözlüklüyken kimse tanıyamamaktadır (perçemden bahsetmiyorum bile) . Diğeride herkesin "He-man" olarak bildiği Adam adlı prenstir ki, oda kıyafetini değiştirince "babası gelse tanımaz". Bu durum anlaşılamamakta ancak hikayedir deyip geçiştirilmektedir. Genç beyinlerin bu konuda daha duyarlı olmasını umuyorum.

2) Romantik komedileri epeydir aptalca buluyorum, cicili bicili film izleyip "ayyy ne şeker" diyenleri eleştiri denizinde boğmak istiyorum, "aslında hiç düşünmüyordum" deyip evlenenlere birkaç söz söyleyip "üzmek" istiyorum, ama golyata karşı çok şansım yok, küresel ısınmaya bireysel katkımı ortadan kaldırsam bile küresel olarak etkim olmayacağından, bu devinimde insanlığın üreyip çoğalıp mümkünse yokolmasını, hatta buna benden başlayabilmesine olumlu bakıyorum. Ben çoğalmayacağım ama zevkli kısmına katılacağım.

MaddeliBalo dedi ki...

Ewt çok haklısın yıllardır kıllı erkeklere kalıyorsunuz. YAzık size...

Matchinist dedi ki...

bazı gerçekler de masal gibi zaten,çocuğa anlatsan o gerçekleri yine masal sancak,sanki şimdi olan biten herşeyi açıklayabiliyorsunuz da masallar saçma geliyor

andromeda dedi ki...

saçma diil, yanlış...

Matchinist dedi ki...

yanlış olmasının sebebi saçma olması,gerçekle uyuşmaması,cümleyi
''..da masallar yanlış geliyor'' diye de değiştirebiliriz yani,farketmez

andromeda dedi ki...

saçma ya da yanlış gelen şey masalların kendisi diil, masalların insanlar üzerindeki etkisi. fikirlerin bilinçaltına masallar yoluyla empoze edilmesi ve böylece hazır paketlenmiş hayatlara sahip olmamız..
yani her şeyin başından bahsdiyorum, 2yaşında beyinlerin yıkanmasından vs.
her şey doğru da masallar mı yanlış diosan eğer hala: her şeyi aynı anda eleştiremezsin demek diyorum ben de.

Matchinist dedi ki...

masalların insanlar üzerindeki kötü etkisi,masalların kendisinden kaynaklanır,yani saçma ya da yanlış olmasından.Ayrıca zaten öbür türlü daha kötü etki yarattığını sen çocuğu ağlatarak görmüşsün.Herşeyi aynı anda eleştirmek zorundayım,masalların alternatifi gerçeklerdir,ve bu ikisinin dışında geriye birşey kalmaz.İkisinden de bahsedince toplamda herşey ediyor zaten.Tamamen konudan kaynaklanan bir durum.Yoksa tabi herşey yanlış diye masalların da yanlış olması gerekmez.
Burda bile tartışıyoruz yeter yav.Bir de blog çıktı başımıza.
(hayır o değil dayanamıyorum,katılıyorum)

andromeda dedi ki...

bugün ugursuz bi gün sanırım, sabahtan beri anlaşamıyoruz. şimdi benim bu durumda yapabileceğim tek şey yazıyı baştan sona tekrar okumanı tavsiye etmek olucak. ben çok yoruldum zira..:)

cibez dedi ki...

pelin i cok erkenden aglatmıssın ama ne kdr erken ogrense bu dunyada masallardakı beyaz atlı prensleri(!) beklememek gerektını o kdr ıyı kızcagız erkenden bılgılenmıs o kdr cumleden sadece sindrella nın mutlu olamamasına uzulmus olsa da bu da cocuk gelısımınde onemlı bı asama tebrıkler!

bu masallar yıne cok etkılı weya kotu yonde beyın yıkamıo esas şirin babayı cumaya gonderen, he man a kılıcını cektırırken tekbır getırten yenı wersıyonlara da bakmak lasım :)

andromeda dedi ki...

bi de unutmadan,
kısa vadede üzüntü yaratan şeylerin etkisi uzun vadede iyi olabilir çoğu zaman.
gerçeğin öyle olmadığını bilerek yaşamakla, 15ine gelince o güne kadar masal diyarında yaşadığını farketmek arasında çok fark var.
hazırlıklı olmakta fayda vardır her zaman;)